9 Nisan 2013 Salı


Hedefinizin Önündeki Engel Kendiniz Olabilir misiniz?
Hadi gelin bugün psikolojiden de faydalanarak kendimize ayna tutalım. İşimizle ilgili davranışlarımıza, kararlarımıza, yargılarımıza bakalım.
İlk insanla modern insan arasında çok büyük fark var gibi görünse de, düşünce ve karar mekanizmasının benzer işlediğini biliyor muydunuz? Görüntümüz ve yaşam biçimimiz değişmiş olmasına rağmen, bir olay karşısında düşünce yapımız aynı şekilde çalışıyor.

İlkel insanın vahşi bir hayvanla, modern insanın da silahlı bir saldırganla karşılaştığını düşünün. Çok hızlı bir şekilde kaçarlar, değil mi? Bunun adı “hızlı düşünme*” dir. Çok küçük bir zaman diliminde karar veririz. Beyin çok hızlı bir şekilde karşılaştığı duruma benzer bir durum arar. O durumda yapılması gerekeni yapar. Uzun uzun tartıp biçemeyiz, zaten buna zaman yoktur.

Peki, “yavaş düşünme*” de ne yaparız?

Günümüzün yaşayan en önemli psikoloğu olarak adlandırılan, Nobel ödüllü Daniel Kahneman 2011’de çıkardığı “Düşünme, Hızlı ve Yavaş”** isimli kitabında pek de farklı bir şey yapmadığımızı söylüyor! Beyin yine arşivinde karşılaştığı duruma benzer olayları arıyor. Onlardan yola çıkarak düşünüyor ve bir karara varıyor. Yani, beynimizin tüm yaşadıklarımızı dosyaladığı bir arşivi var. Bu arşiv kalıplardan oluşuyor. Kararlarımızı bu kalıplara oturtarak veriyoruz. Bunu bazen yavaş yapıyoruz bazen de hızlı, fark bu.

Düşünme tarzımız, olaylara bakış açımız, kararlarımız tüm hayatımızı etkilediğine göre bu işleyişi bilmemizde fayda var. Daha önce yaşadıklarımız, duyduklarımız, okuduklarımızdan oluşan önyargılarımız, basmakalıp düşüncelerimiz var kafamızda. Filanca üniversite mezunları daha çalışkandır, çok iş değiştirmiş biri ile çalışılmaz, vb. belki de birçoğumuzun paylaştığı önyargılardır.

Tümüyle size özel önyargılarınız da olabilir. Birlikte iyi iş yaptığınız, iyi başarılar elde ettiğiniz bir kişiyi düşünün. Onun giyim tarzını, vücut lisanını, mimiklerini, fiziksel özelliklerini veya ses tonunu herhangi birinde yakaladığınız anda, bu yeni kişi hakkında şu karara varabilirsiniz: Eğer onunla çalışırsanız, çok iyi işler ortaya çıkarabilirsiniz. Bu kararınız doğru mudur? “Kıvırcık saçlı biri düz saçlı birinden daha zekidir.” yargısı ne kadar doğru çıkarsa, o da o kadar doğru çıkabilir!

İnsanoğlunun düşünme ve karar mekanizması böyle işliyor. İyi tarafı vahşi hayvanlardan kurtulup bugünlere kadar gelebilmişiz. Bizi ayakta ve hayatta tutan geçerliliği test edilmiş kalıplarımız var. Hızlı düşünüp hemen hareket etmemizi sağlıyorlar. Dikkat etmemiz gereken “yavaş düşünme” kısmı. “Yavaş düşünmede” kafamızdaki kalıplara oturtmaya çalışırken verdiğimiz yanlış kararlar, harcadığımız fırsatlar, yitirdiğimiz şanslar…

Ekibinizi büyütmeye çalışırken gösterdiğiniz davranışları gözden geçirirseniz, önyargılarınızın, basmakalıp düşüncelerinizin ne kadar etkisinde olduğunuzu görebilirsiniz.

• Başarılı olacağına kesin inandığınız, çok destek verip yardımcı olduğunuz halde verim alamadığınız ekip üyeleriniz var mı? Sizce, neden? Neden özellikle onlara o kadar yatırım yaptınız? Neden diğerlerine yapmadınız?

• Ekibinizden lider çıkarmak için uğraşırken ne tür kişilere yöneliyorsunuz? Bunlar benzer özelliklere sahip insanlar mı?

• Hiçbir (gerçek) doğrudan satışçının bunu yapmayacağını biliyorum, ama yine de sorayım: Yeni üye kaydı veya iş tanıtımı yapmak için kafanızda eleme yapıyor musunuz? “Bu yapmaz.” “Bu yapar.” önyargılarına kurban giden adaylar oldu mu?

Madem önyargılarımızı, basmakalıp düşüncelerimizi biz şekillendirdik, onların dışına da çıkacak olan yine biziz. Bir de kalıplarınızın dışına çıkarak ekibinizi büyütmeyi deneyebilirsiniz.

İlkel insanın vahşi bir hayvanla, modern insanın da silahlı bir saldırganla karşılaştığını düşünün. Çok hızlı bir şekilde kaçarlar, değil mi? Bunun adı “hızlı düşünme*” dir. Çok küçük bir zaman diliminde karar veririz. Beyin çok hızlı bir şekilde karşılaştığı duruma benzer bir durum arar. O durumda yapılması gerekeni yapar. Uzun uzun tartıp biçemeyiz, zaten buna zaman yoktur.
Peki, “yavaş düşünme*” de ne yaparız?
Günümüzün yaşayan en önemli psikoloğu olarak adlandırılan, Nobel ödüllü Daniel Kahneman 2011’de çıkardığı “Düşünme, Hızlı ve Yavaş”** isimli kitabında pek de farklı bir şey yapmadığımızı söylüyor! Beyin yine arşivinde karşılaştığı duruma benzer olayları arıyor. Onlardan yola çıkarak düşünüyor ve bir karara varıyor. Yani, beynimizin tüm yaşadıklarımızı dosyaladığı bir arşivi var. Bu arşiv kalıplardan oluşuyor. Kararlarımızı bu kalıplara oturtarak veriyoruz. Bunu bazen yavaş yapıyoruz bazen de hızlı, fark bu.
Düşünme tarzımız, olaylara bakış açımız, kararlarımız tüm hayatımızı etkilediğine göre bu işleyişi bilmemizde fayda var. Daha önce yaşadıklarımız, duyduklarımız, okuduklarımızdan oluşan önyargılarımız, basmakalıp düşüncelerimiz var kafamızda. Filanca üniversite mezunları daha çalışkandır, çok iş değiştirmiş biri ile çalışılmaz, vb. belki de birçoğumuzun paylaştığı önyargılardır.
Tümüyle size özel önyargılarınız da olabilir. Birlikte iyi iş yaptığınız, iyi başarılar elde ettiğiniz bir kişiyi düşünün. Onun giyim tarzını, vücut lisanını, mimiklerini, fiziksel özelliklerini veya ses tonunu herhangi birinde yakaladığınız anda, bu yeni kişi hakkında şu karara varabilirsiniz: Eğer onunla çalışırsanız, çok iyi işler ortaya çıkarabilirsiniz. Bu kararınız doğru mudur? “Kıvırcık saçlı biri düz saçlı birinden daha zekidir.” yargısı ne kadar doğru çıkarsa, o da o kadar doğru çıkabilir!
İnsanoğlunun düşünme ve karar mekanizması böyle işliyor. İyi tarafı vahşi hayvanlardan kurtulup bugünlere kadar gelebilmişiz. Bizi ayakta ve hayatta tutan geçerliliği test edilmiş kalıplarımız var. Hızlı düşünüp hemen hareket etmemizi sağlıyorlar. Dikkat etmemiz gereken “yavaş düşünme” kısmı. “Yavaş düşünmede” kafamızdaki kalıplara oturtmaya çalışırken verdiğimiz yanlış kararlar, harcadığımız fırsatlar, yitirdiğimiz şanslar…
Ekibinizi büyütmeye çalışırken gösterdiğiniz davranışları gözden geçirirseniz, önyargılarınızın, basmakalıp düşüncelerinizin ne kadar etkisinde olduğunuzu görebilirsiniz.
• Başarılı olacağına kesin inandığınız, çok destek verip yardımcı olduğunuz halde verim alamadığınız ekip üyeleriniz var mı? Sizce, neden? Neden özellikle onlara o kadar yatırım yaptınız? Neden diğerlerine yapmadınız?
• Ekibinizden lider çıkarmak için uğraşırken ne tür kişilere yöneliyorsunuz? Bunlar benzer özelliklere sahip insanlar mı?
• Hiçbir (gerçek) doğrudan satışçının bunu yapmayacağını biliyorum, ama yine de sorayım: Yeni üye kaydı veya iş tanıtımı yapmak için kafanızda eleme yapıyor musunuz? “Bu yapmaz.” “Bu yapar.” önyargılarına kurban giden adaylar oldu mu?
Madem önyargılarımızı, basmakalıp düşüncelerimizi biz şekillendirdik, onların dışına da çıkacak olan yine biziz. Bir de kalıplarınızın dışına çıkarak ekibinizi büyütmeyi deneyebilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder